a l i r ı z a u r l u f o r u m
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Dökümental Kaynaklar vs


Bağlı değilsiniz. Bağlanın ya da kayıt olun

Cumhuriyet Dönemi Edebiyatı 4

Aşağa gitmek  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

1Cumhuriyet Dönemi Edebiyatı 4 Empty Cumhuriyet Dönemi Edebiyatı 4 C.tesi Şub. 07, 2009 4:27 pm

alirızaurlu

alirızaurlu
Admin

CUMHURİYET DÖNEMİ EDEBİYATI 4


Necip Fazıl KISAKÜREK
Şiirde felsefik söyleyişlere büyük değer veren sanatçı, şiirlerinde metafizik, soyut konulara yer vermiştir.
Ona göre şiir, duygu ve düşüncenin tam bir uyuşmasıdır. Üstün sanatçı biçimden, kafiye ve ölçüden korkmaz. Onları atmaya kalkmaz, her dize ve kelimesinde eski kalıpları yenilemek gücü gösterir. Bütün mesele iç şekli bulmaktır; fakat bunun gerçeği dış şekildir.
Necip Fazıl’ın ilk şiirlerinde, Halk ve Tekke şairlerine ait biçim ve özlerin, çağdaş bir içerikle yenileştiği görülür. Bunlarda Faruk Nafiz’in üslubunun etkileri vardır.
Önceleri dini havadan uzak şiirler yazmış, sonraları ise Allah yolunu anlatmayı amaç edinmiş, sanatı inançlarının sesi haline getirmiştir.
Bütün şiirlerini heceyle yazmış ve biçime ısrarla bağlı kalmıştır. Felsefi duygularını fikir kuruluğuna düşmeden şiirde eritmiş, kolay anlaşılan ancak yorum gerektiren söyleyişler kurmuştur.
Döneminde düşüncelerinin kabullenilmediğini bildiği için, karşısındakileri kırıcı, rencide edici hatta bazen hakaretlere varan sözlerle aşağılamaya çalışmıştır.
Yazar birçok türde eser vermiştir. Örümcek Ağı, Kaldırımlar, Ben ve Ötesi, Çile, şiir kitapları; Tohum, Bir Adam Yaratmak, Künye, Satırbaşı, Para, Reis Bey, Ahşap Konak gibi tiyatro eserleri; Çöle İnen Nur, Büyük Doğu’ya Doğru, Çerçeve, İdeologya Örgüsü gibi fıkra ve makalelerinin toplandığı eserler ve daha birçok biyografi eserleri vardır.

Peyami SAFA
Modern Türk romanının en usta yazarlarındandır. Özellikle psikolojik roman türüne ağırlık vermiştir.
Safa, bir tahlil romancısıdır. Yani kişilere ve eşyaya psikolojik bir dikkatle bakar. Şuur ile şuuraltını birleştirir. Maddi, manevi ıstırap dolu hayatları, hasta beden ve ruhları, ahlak bunalımlarını, kişi, toplum çatışmalarını, vicdan azaplarını, yalnızlık duygularını konu edinir.
Ona göre romanın yaşanmış olması gerekmez, yaşanırken meydana getireceği ruh ve düşünce hallerinin ifade edilmesi yeterlidir. Onun her romanında kendinden bir parça vardır.
9. Hariciye Koğuşu’nda yazar bir bakıma kendi başından geçen bir kemik hastalığını konu edinir.
Yeni bir dünya kurmak rüyası Safa’nın çoğu romanında vardır. Mahşer’de Nihat, Matmazel Noralya’nın Koltuğu’nda Ferit, Yalnızız’da Samim ve Biz İnsanlar’da Orhan gibi.
Sözde Kızlar, Şimşek, Mahşer, Bir Akşamdı, Canan, Fatih-Harbiye, Bir Tereddütün Romanı, Yalnızız, Biz İnsanlar, Matmazel Noralya’nın Koltuğu, Dokuzuncu Hariciye Koğuşu önemli romanlarıdır.
Geçimini kalemiyle sağlayan sanatçı aynı zamanda değişik gazetelere yazılar yazmış hatta Server Bedii takma adıyla romanlar, fıkralar yazmıştır.

Arif Nihat ASYA
İkinci kuşak hececilere çağdaş olmakla birlikte, vezin bakımından bir kararlılık göstermeyerek, aruzu, heceyi ve serbest biçimleri aynı ustalıkla kullanmıştır. Her türlü yeniye açık olduğu gibi, her kıymetli eskiye de bağlı bu çok renkli sanatçıyı belli bir gruba dahil etmek zordur. Önceleri romantik bir Turancılık havası taşıyan milliyetçiliği, daha sonra Anadolu’nun cefa, çile, haksızlık dolu fakat aynı ölçüde mertlik, asalet, ruh ve şiir kaynağı olan varlığına yönelmiştir. Ayrıca Osmanlı tarihiyle ilgili şiirlerinin yanında dini şiirler de yazmıştır.
Sayısı otuzu bulan kitapları arasında, Heykeltraş, Yastığımın Rüyası, Bir Bayrak Rüzgar Bekliyor önemli şiir kitaplarıdır.

Muhsin ERTUĞRUL
Çağdaş Türk tiyatrosunun kurucusudur. Tiyatroyu bilinçli, sağlam temeller üzerine kuran; halka ulaştırmak için yılmadan emek harcayan en büyük tiyatro adamlarımızdan biridir. Tiyatro sanatçısı olmasının yanında, bu konuda en güçlü yazılar yazmış bir fikir adamımızdır. Türkiye’nin dört bir yanına tiyatro açarak halkı eğitmeyi amaçlamıştır. İnsan ve Tiyatro Üzerine Gördüklerim adlı kitabında yazılarını toplamıştır. Bunun dışında Renkli Fener, İhtilal, Baba, Söz Söyleme Sanatı adlı çeviri eserleri de vardır.

Tarık BUĞRA
Cumhuriyet döneminin hikaye ve romancısıdır. Toplum çatışmalarını psikolojik açıdan görür. Sanatın gerçekliğini toplumsal gerçekliğin karşısına çıkarır. “Siz sanat toplum içindir, diyenlere aldırış etmeyiniz; onların en kabadayıları bile, sanat sanat içindir, diyenler kadar cemiyete mal olmamışlardır.” der. Sanatın amacı insanı yükseltmek olduğu halde, sosyal gerçekçilerin, sanatı bütün değerinden soyarak alçalttıklarını savunur. Toplumsal sorunları, bireysel ahlak yönünden alır. Şiirli, akıcı, yoğun bir anlatımla, izlenimlerle çevre, kişi ve olayların soyut derinliğine iner. “Hikaye de, roman da, tiyatro da dille yaşar. Dilin mükemmel, yani değişmez haline yaklaştıkça yaşar.” düşüncesiyle şive taklitlerinden, standart dilin dışında kalan, gelip geçici dil görüntülerinden kaçar. Fıkra, gezi notları, hikaye, roman ve oyun türlerinde eserleri vardır. Yalnızların Romanı, Küçük Ağa, Yarın Diye Bir Şey Yoktur, İki Uyku Arasında, Siyah Kehribar, Oğlumuz gibi roman ve hikayeleri; Gagaringrad adlı gezi yazısı; Gençlik Türküsü adlı fıkralarını derlediği eseri; Düşman Kazanmak Sanatı adlı edebiyat yazıları vardır. Ayrıca İbiş’in Rüyası adlı romanı tiyatroya uyarlanarak sahnelenmiştir.

Kemal TAHİR
Cumhuriyet döneminin köy ve köylü gerçeklerine eğilen romancılarındandır.
Köyü, köylüyü, kuvvetli bir gözlemle, şehirlilerle köylülerimizin evrimini, yöresel renkleriyle anlatır. Cezaevlerinde tanıdığı insanlar, sürgünde bulunduğu köy çevreleri, ele aldığı konuları yalnız sanatçı sezgisiyle değil, bilimsel bir yöntemle, köy gerçeklerini anlatmasıyla diğer romancılardan ayrılır. Romanları, “nehir roman” niteliği taşır.
Her romanı günümüzün köy - şehir yaşantılarını, tarihsel ve toplumsal gelişmeleri içinde ele alan bir diğer romanının devamı gibidir. “Sahici Türk romanı işçimizle köylümüzün realitesinden çıkacaktır.” görüşünü savunur. Not olarak derlediği sözcüklerle, deyimlerle, cümlelerle, araştırma ve kültür zenginliği ile İstanbul şivesinin kaynaşmasından doğan canlı, rahat bir anlatımla yazar.
Şiir denemeleriyle, dedektif ve macera romanlarıyla takma adla yaptığı çevirilerle yazı hayatına atılmış; hikaye ve romanda karar kılmıştır. Sağırdere, Esir Şehrin İnsanları, Körduman, Rahmet Yolları Kesti, Yediçınar Yaylası, Yorgun Savaşçı ve Devlet Ana en önemli romanlarıdır.

Eflatun Cem GÜNEY
Halk masallarımızın, halk hikayelerimizin efsanelerimizin geleneksel yapısını, ruhunu bozmadan bunlara modern bir sanat niteliği kazandıran usta bir masalcımızdır. Taşra gazetelerinde fıkralar yazmış, sonunda folklorda, masalda karar kılmıştır. Yıllarca yurdun dört bucağından topladığı folklor malzemesini titiz sanatçı ruhuyla işleyip değerlendirmiştir. Yazdığı 60'ın üzerinde kitabın 30'u masaldır. En tanınmış eserleri şunlardır.
Meltem Sesleri (Şiir kitabı), Sabırtaşı, En Güzel Türk Masalları, Zümrütanka, Açıl Sofram Açıl, Bir Varmış Bir Yokmuş, Evvel Zaman İçinde, Dede Korkut Masalları, Kerem İle Aslı, Az Gittim Uz Gittim...

İKİNCİ YENİLER
Birinci Yeni, başka adıyla Garip Akımı, şiirselliği ve geleneksel kuralları, baştacı edilenleri yadsıyarak şiirde halka ve yalına yönelen, biçim, öz, söyleyiş yenilikleri getirmişti. Ne var ki yaklaşık on yıl sonra, şiirde, şiirsellik, duyarlık, duygu, düşlem ve imge aranır oldu. Batı’da geliştirilen “soyut”, “imgesel” benzeri niteliklerle yazmak gibi yeni arayışlara gidildi. Bu, İkinci Yeni’nin doğmasına zemin hazırladı.
Bu şiirin temsilcilerinden olan İlhan Berk şiirin özelliklerini şöyle açıklamaktadır. “Şiirin ögelerini, ilkelerini saptamak, kendi ilkelerinin dışındaki bütün öbür araçları atmak, şiiri şiir olarak düşünmek, İkinci Yeni Şiir, ilk bunu düşünüyor.”
“Şimdiye değin anlamın bir yönü biliniyordu: Akla bağlılık. Oysa şiirin en yüce öğesi aklı allak bullak etmesi, onu yıkmasıdır.”
Bu şiirin diğer bir temsilcisi Edip Cansever ise: “Şiirin değeri okuyucunun çağrışım gücüne bağlı olmalı.” der.
Ece Ayhan ise İkinci Yeni’nin ne yapmak istediğini şöyle özetler: “İkinci cepheyi açmak, akıl dışında da bir anlam olduğunu savunmak, şiirin kuralları konusunda yıkıcı davranmak, anlamsızlığın anlamına doğru gitmek. Bu gerçekleri dil kurallarıyla sınırlayamadığımız için dili aşmak, kelimeleri anlamından kurtararak, yeni özün sonucu olan yeni biçimi, yeni biçimin de zorunlu sonucu olan yeni özü getirmek.”
Başlangıçta bir topluluk olarak ortaya çıkmayan, bildirgesi bulunmayan, dahası kimi ilkeler üzerinde birleşmeden yalnızca Birinci Yeni’yi yeterli görmeyerek şiirde, herbirinin kendi aradığını gözettiği bu şairleri bir ad altında toplamak gerekiyordu; İkinci Yeni adı bulundu. Bu grup çok uzun soluklu olmadıysa da, geniş okuyucu bulamadıysa da Türk şiirine yeni boyutlar kazandırdı. Temsilcileri ise İlhan Berk, Turgut Uyar, Edip Cansever, Cemal Süreyya, Ece Ayhan, Sezai Karakoç’tur.

https://alirizaurlu.yetkin-forum.com

Sayfa başına dön  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz