a l i r ı z a u r l u f o r u m
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Dökümental Kaynaklar vs


Bağlı değilsiniz. Bağlanın ya da kayıt olun

Cumhuriyet Dönemi Edebiyatı 1

Aşağa gitmek  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

1Cumhuriyet Dönemi Edebiyatı 1 Empty Cumhuriyet Dönemi Edebiyatı 1 C.tesi Şub. 07, 2009 4:24 pm

alirızaurlu

alirızaurlu
Admin

E - CUMHURİYET DÖNEMİ EDEBİYATI

Aslında bu dönemi Milli Edebiyat’tan kesin hatlarla ayırmamız mümkün değildir.
Çünkü Milli edebiyat sanatçıları, Cumhuriyet’in ilk yıllarında en önemli eserlerini vermişlerdir. Yakup Kadri, Halide Edip, Reşat Nuri, Refik Halit ve daha birçoğu Cumhuriyet’in ilk elli yılına damgalarını vurmuşlardır. Ancak Cumhuriyet’in ilanıyla ve çok hızlı bir şekilde yapılan devrimlerle, Türk aydını takip etmekte zorlandığı bir siyasi değişim yaşamıştır. Latin harflerinin kabulü, eski yazı ve yeni yazı kargaşası ortalığı karıştırmaya yetiyordu. İşte böyle bir ortamı öncekilerden ayırmak için 1923 yılını hala devam eden bir edebiyat döneminin başlangıcı olarak görmekte fayda vardır.
Cumhuriyet dönemi edebiyatı da kendi içinde bölünerek incelenir. Ancak biz bunlara girmeden bu yeni edebiyatın belirgin özelliklerini görelim.
Cumhuriyet edebiyatının temelinde İstiklal Savaşı ve ****** devrimleri vardır. İster şiir, ister roman, ister hikaye olsun çoğu eser bu iki konu ile doğrudan ya da dolaylı olarak irtibatlıdır. Milli duygu ve heyecanı geliştirmeye yönelik bu çabalar elbette Milli edebiyatın bir devamı olacaktır.
Milli edebiyatla başlayan halka inme, Anadolu’yu tanıma çabası, Cumhuriyet’te ana ilkelerden olmuş, Türk halkının her kesimi edebiyata girmiştir. Artık edebiyat, İstanbul’un sınırlarını tamamen aşmıştır.
Yeni kurulan devlet, elbette bazı devrimlerini halka tanıtmak, benimsetmek istiyordu. Cumhuriyet dönemi sanatçılarının en önemli görevlerinden biri işte bu tanıtma olmuştur. Sanatçı, siyasetle halk arasında bir köprü olmuş, devrimleri yorumlamış, açıklamış ve savunmuştur.
Yeni dil ve eski dil tartışmaları Cumhuriyet’le noktalanmış, siyasi güç, olayı tekeline almış ve Türk Dil Kurumu’nu kurarak dilde geri dönülmez bir yenileşme yoluna girmiştir.
Ancak bu, bazen çok aşırıya gitmiş, Türkçe halkın anlayamadığı yabancı bir dil haline getirilmiştir.
Cumhuriyet’ten önce sadece sempati duyulan Türk Halk sanatları ve folklörü ön plana alınmış, öncekilerin küçümsediği Karacaoğlan’ın, Yunus’un tarzı örnek alınmıştır. Artık harf benzerliği de kurulan Batı edebiyatı daha yakından takip edilmiş, Türk edebiyatı Batı’nın tüm edebiyat yeniliklerini, akımlarını uygulamaya çalışmıştır.
Şimdi bu dönemde edebi türlerde görülen değişiklikleri inceleyelim.

ŞİİR
Cumhuriyet döneminde şiir başlangıçta Milli edebiyatın şiir anlayışından farklı değildir. Çünkü Milli edebiyatın en güçlü sanatçıları bu dönemde yaşıyor hala eser veriyordu. Hatta Ahmet Haşim, Cenap Şehabettin gibi Servet-i Fünun’un şiir anlayışını sürdürenler, Mehmet Akif gibi bağımsız şairler de şiir yazmaya devam ediyorlardı.
Cumhuriyet döneminin önceki dönemden bağımsız şekilde gelişen ilk şiir hareketini “Yedi Meşaleciler” gerçekleştirmişlerdir. “Canlılık, samimiyet ve daima yenilik” ilkesiyle ortaya çıkan bu grup çok fazla bir yenilik getirememekle birlikte yeni bir soluk olmuştur yeni şiirimiz için.
Bu arada şiirin konularında bir genişleme de olmuştur. Kurtuluş Savaşı’nı, yeni devleti, ******’ü işleyen şiirler yazılmış, özellikle ******’ün ölümü birçok şairin onunla ilgili şiirler yazmasına neden olmuştur.
Bunlara rağmen Cumhuriyet şiirinde asıl biçimsel değişme 1940'lı yıllara kadar gerçekleştirilememiştir.
1941'de bir araya gelen üç genç, Garip adlı kitapta ölçüyü, kafiyeyi, nazım şeklini reddetmiş, şiirin sıradan insanı anlatması gerektiğini savunmuş, asırlardır devam eden kuralcılığa baş kaldırmıştır. Bu, Türk şiirinde büyük bir devrim olarak görülmüştür. Grup kısa zamanda dağılsa bile etkileri günümüze kadar gelmiştir.
1955 yılında ise “İkinci Yeni” şiir akımı oluşur. Bu akım bilinç altına, soyutlamalara, imgelere yönelmiştir. Ancak bu akımı benimseyenler de tam bir görüş birliği içinde değildir. Çoğu kendilerini her gün yenilemekte, boyuna değişen şiirler vermekteydiler.
Bunların yanı başında yine heceyle yazanlar, aruzla yazanlar, toplumcu şiirler verenler, yurt güzelliklerini, halkımızın sorunlarını dile getiren şairler de bulunmuştur.
Kısaca Cumhuriyet dönemi Türk şiiri ister biçim ister içerik yönüyle olsun çok geniş bir yelpazede değerlendirilebilir.

ROMAN VE HİKAYE
Cumhuriyet döneminin başlarında, tıpkı şiirde olduğu gibi roman ve hikayede de Milli edebiyat sanatçılarının etkili olduğu görülür. Cumhuriyet dönemine özgü roman ve hikaye ise yine 1940'lı yıllardan sonra başlar. Bu dönemde ortaya çıkan toplumcu gerçekçi romanlar, işçilerin, köylülerin hayatını konu almış ve yönetenleri zalim, yönetilenleri mazlum gösteren ideolojik bir yapıya bürünmüştür. Hatta böyle davranmayan romancılar aşağılanmış, sanatçı sayılmamıştır. Ancak bunun yanında Peyami Safa’nın psikolojik romanları, nitelikli roman örnekleri olarak edebiyat tarihinde yerini almıştır.
Hikaye alanında ise oldukça başarılı sanatçılar yetişmiş, günlük hayatı işleyen hikayelerin yanında tarihi hikayeler de yazılmıştır.
Bu dönemin önemli özelliklerinden biri de Batıda olduğu gibi bizde de sanatçının ödüllerle değerlendirilmesinin gelenek halini almasıdır. Sait Faik Hikaye Armağanı, Türk Dil Kurumu ödülleri vs.
Şimdi Cumhuriyet’in ilk yıllarından başlayarak edebiyatçılarımızı tanıyalım:

YEDİ MEŞALECİLER
Cumhuriyet döneminin başlarında bir araya gelen tek topluluktur. Yeni bir edebiyat kurmak, Batı edebiyatını takip etmek, özgün şiir oluşturmak adına çıkmışlar, ancak Beş Hececilerin takipçileri olmaktan kurtulamamışlardır. Bu sanatçılar, Sabri Esat Siyavuşgil, Vasfi Mahir Kocatürk, Yaşar Nabi Nayır, Cevdet Kudret, Kenan Hulusi, Muammer Lütfi, Ziya Osman Saba’dır. Bunlar arasında en dikkate değer isim Ziya Osman’dır.

Ziya Osman SABA
Sanatçı, şiirlerinde çocukluk özlemi, anılara düşkünlük, ev, aile sevgisi, yoksul yaşamlara karşı utanç duyma ve acıma, Allah’a kulluk, kadere boyun eğiş, küçük mutluluklarla yetinme, ölümün yakınlığı, öte dünya özlemi gibi bireysel konuları işler.
Dili gayet sade ve açıktır. 1940'a kadar hece ölçüsünü kullanmış, bu dönemden sonra serbest şiirler de yazmıştır.
Şiirlerini Sebil ve Güvercinler, Geçen Zaman, Nefes Almak adlarıyla kitaplaştırmıştır. Bunun yanında hikaye kitapları ve Goncourt Kardeşler’den roman çevirileri de yapmıştır.

Cevdet KUDRET
Başlangıçta gençlik dönemindeki şiir anlayışının dışına çıkmadan hece ölçüsüyle, bireysel duygularını ve karamsar iç dünyasını dile getirmiş, sonra ölçüsüz fakat uyaklı şiirler yazmıştır.
Kendi yaşamını da yansıttığı roman, öyküleri ve oyunları yanında onu daha çok tanıtan yapıtları, inceleme - araştırma eserleridir.
Eleştirel bir yöntemle açıkladığı konuları, gelecek kuşaklar için hem aydınlatan hem tartışılabilecek olan bilgi kaynaklarıdır.
Cevdet Kudret Türkçenin sadeleşmesini istemesine rağmen “Dilleri Var Bizim Dile Benzemez” adlı eserinde özleştirmenin sınırlanmamasının doğru olmayacağını, yüzyıllardır kullanılan yabancı sözcüklere karşılıklar bulmanın, ölü sözcükleri diriltmenin yararsız olacağını savunmuştur.
Birinci Perde adlı şiir kitabı; Tersine Akan Nehir, Rüya İçinde, Kurtlar adlı oyunları; Süleyman’ın Dünyası adı altında topladığı romanı; Sokak adlı öykü kitabı; Örneklerle Edebiyat Bilgileri, Türk Edebiyatında Hikaye ve Roman, Orta Oyunu adlı inceleme eserleri, Türk Edebiyatı adlı ders kitapları vardır.

Yaşar Nabi NAYIR
Edebiyatımıza Yedi Meşalecilerle birlikte şair olarak girdi. Zamanla bütün edebi türleri denedi.
Roman yazdı, manzum destan yazdı, inceleme ve gezi kitapları çıkardı, makaleler, fıkralar yazdı.
Ancak edebiyatımızda bunlarla değil yayıncılığıyla unutulmayacak olan sanatçı, asıl ömrünü verdiği Varlık dergisiyle anılacaktır. Onun adıyla özdeşleşen en önemli yapıtı hiç kuşkusuz kırk sekiz yılını verdiği bu dergidir.
Şiirleri yazıldıkları dönemin biçim özelliklerini yansıtır. Ancak çevreyle ilişkileri olmayan, insan ve toplum üzerinde gözlemlere dayanmayan şiirlerdir bunlar. Yazarın iç dünyasını yansıtmaktan da uzaktırlar.
Kahramanlar, Onar Mısra adlı şiir kitapları; Bir Kadın Söylüyor, Adem ile Havva adlı romanları; İnkılap Çocukları, Köyün Namusu adlı oyunları; ******çülük Nedir, Dost Mektupları gibi inceleme eserleri vardır.

Vasfi Mahir KOCATÜRK
Halk şiirlerinin biçimsel özelliklerinden yararlanarak hece ölçüsüyle ulusal, epik, lirik şiirler yazmıştır. Manzum oyunlar da denemiş olan Kocatürk, bir sanatçı olmaktan çok, edebiyatla ilgili kitap ve araştırmalarıyla tanınmıştır.
Tunç Sesleri, Geçmiş Geceler, Bizim Türküler, Ergenekon adlı şiir kitapları; Yaman, Sanatkar adlı oyunları; Yeni Türk Edebiyatı, Divan Şiiri Artolojisi, Türk Edebiyatı Tarihi adlı araştırma inceleme eserleri vardır.
Sabri Esat SİYAVUŞGİL
Fotoğraf gözlemciliğiyle çevresini gözler ve izlenimlerini şiirine aktarır. Ancak Yedi Meşaleciler içinde başladığı şairliğe daha sonra veda eder ve daha çok çevirilerle ve inceleme yazılarıyla edebiyat hayatına devam eder.
En güçlü yanı çevirilerinde görülür. Ancak kendisi mesleğinin psikoloji olduğunu ve mesleğine sadık kalabilmek için sevmesine rağmen şiir yazmadığını söylemiştir.
Odalar ve Sofalar adlı şiir kitabının yanında inceleme eserleri ve roman çevirileri vardır.
• • •

https://alirizaurlu.yetkin-forum.com

Sayfa başına dön  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz