a l i r ı z a u r l u f o r u m
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Dökümental Kaynaklar vs


Bağlı değilsiniz. Bağlanın ya da kayıt olun

Milli Edebiyat Dönemi 2

Aşağa gitmek  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

1Milli Edebiyat Dönemi 2 Empty Milli Edebiyat Dönemi 2 C.tesi Şub. 07, 2009 4:20 pm

alirızaurlu

alirızaurlu
Admin

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ 2

Halide Edip ADIVAR
Edebiyata Halide Salih imzasıyla yayımladığı hikayelerle giren sanatçı kullandığı sade, yeni bir dille dikkatleri çeker. Romanlarında ilkin aşk temasını işleyen sanatçı daha sonra Türkçülük, milliyetçilik konularına yöneldi.
Adıvar, romanlarında canlı, kuvvetli karakterler yaratır. Özellikle kadın kahramanları, idealize edilmiş, erkeklerden üstün gösterilen çarpıcı, etkileyici kişilerdir.
Romanlarında olaylar çoğunlukla İstanbul’da, kendi yaşadığı zamanlarda geçer. Milli Mücadele yıllarını anlattığı eserlerinde Anadolu’ya da yer verir.
Üslubu pek akıcı değildir. Alışılmışın dışında bir cümle yapısı, tutuk, bazen bozuk bir anlatımı vardır. Dilindeki aykırılığa rağmen düşüncelerindeki sağlamlık dikkati çeker.
Halide Edip acemiliklerle dolu ilk eserlerinden başlayıp gittikçe olgunlaşan bir üsluba ulaşır. Romantizmden Realizme kayan anlatışında asıl başarı İstiklal Savaşı yıllarındaki romanlarında görülür.
Türk edebiyatında en çok eser veren sanatçılardandır. Yaklaşık 20 romanı, 3 hikayesi, hatıraları, tiyatroları, inceleme eserleri vardır. Önemli eserlerini kısaca tanıtalım.
En başarılı romanı, önce İngilizce yazıp, Türkçeye çevirdiği Sinekli Bakkal’dır. Realist özellikler gösteren eserde Rabia adlı kadın kahraman görülür. Mahallede karagöz oynatan ve Kız Tevfik denen birinin kızı olan Rabia eser sonunda, kendisine aşık olup müslüman olan İtalyan Peregrini ile evlenir.
Handan romanında ise yazar bir aile dramını anlatır. Bu sırada Batılı yaşayışa özenen Türklerin içine düştükleri durumları da göz önüne serer. Eserin en büyük özelliği karşılıklı mektuplar halinde yazılmış olmasıdır.
Yazarın Kurtuluş Savaşı’yla ilgili önemli romanlarından olan Ateşten Gömlek’te yazar aşkla vatan sevgisini birlikte işler. Eserde İzmir’in işgalinden sonraki durumlar anlatılır.
Vurun Kahpeye romanında ise Anadolu’ya öğretmen olarak giden bir İstanbullu kızın düşmanla işbirliği yapan kişilerce iftiraya uğratılıp linç edilmesini anlatılır.
Yeni Turan, Seviye Talip, Heyula, Kalp Ağrısı, Zeyno’nun Oğlu, Sonsuz Panayır, Döner Ayna, Akile Hanım Sokağı romanlarından birkaçıdır.
Yazarın Harap Mabetler, Dağa Çıkan Kurt, Kubbede Kalan Hoş Seda adlı hikaye kitapları da vardır.
Mor Salkımlı Ev adlı eserinde çocukluk yıllarıyla ilgili anılarını, Türk’ün Ateşle İmtihanı adlı eserinde Milli Mücadele yıllarındaki anılarını anlatmıştır.
Yazarın ayrıca Kenan Çobanları adlı tiyatrosu, İngiliz Edebiyatı Tarihi, Türkiye’de Şark, Garp ve Amerikan Tesirleri adlı inceleme eserleri de vardır.

Refik Halit KARAY
Türkiye Türkçesinin edebiyat dili haline gelmesinde çok büyük bir yeri olan sanatçı, kullandığı dili, onun en saf ve gerçek kaynağından almış, ana dilimizin en güzel konuşulduğu ev, aile Türkçesini kullanmış, onu kendi sanatkar ruhu ile birleştirip pürüzsüz bir dil haline getirmiştir.
Onun ilk şöhreti Kalem adlı mizah dergisinde Kirpi ismiyle yazdığı yazılardır. Oldukça iğneleyici eleştirilerle yüklü bu yazılar, yazarının Anadolu’nun değişik illerine Sinop’a, Çorum’a, Eski Ankara’ya, Bilecik’e sürülmesine neden olmuştur. Buralarda Anadolu’yu ve Anadolu insanını yakından tanıma fırsatını bulan yazar gerçek bir Memleket Hikayeleri yazmıştır.
Ankara Hükümeti aleyhine yazdıklarından dolayı Cumhuriyet ilan edilince yurt dışına Hatay’a sürülmüş ve gurbet acısıyla yanan yazar burada eşine az rastlanır bir mükemmellikle Gurbet Hikayeleri’ni yazmıştır.
Elbette o sadece hikayeci değildir. İlk roman denemesi olan İstanbul’un İç Yüzü adlı eseri pek başarılı değildir. Hatay’daki sürgün hayatındayken yazdığı “Sürgün” romanı ise oldukça başarılıdır. Bu roman Osmanlı Sultanlarının ve çocuklarıyla birlikte yurt dışına sürülen siyaset kurbanlarının üstün bir roman diliyle örülmüş maceralarıdır. Çete romanı Antakya’nın sarp dağlarında çağlayan bir aşkı anlatır. Eserdeki Kahraman Hatay’ın Türk kalması için mücadele eder.
Yezid’in Kızı romanı ise yazarın tabiat tasvirlerine ve portrelere önem verdiği önemli bir aşk romanıdır. Anahtar adlı romanında ise kıskanç bir erkeğin ruh halleri mükemmel bir biçimde anlatılmıştır.
Bunlardan başka Refik Halit’in en önemli yazıları hiciv ve mizah türündedir.Başına birçok dert açan bu yazılarını Aydede adlı dergide yayınlamıştır. Bu türdeki yazıları Kirpinin Dedikleri, Deli, Sakın Aldanma - İnanma - Kanma adlarıyla kitaplaştırılmıştır.
Yazarın sürgünden döndükten sonra yazdığı Bugünün Saraylısı, Kadınlar Tekkesi, Dört Yapraklı Yonca, Sonuncu Kadeh adlı romanları ve Kanije Müdafaası adlı tiyatro eseri de vardır.

Reşat Nuri GÜNTEKİN
Edebiyatımızda memleket konusunu işleyen önemli yazarlarımızdandır.
Asker çocuğu olduğundan birçok şehirde bulunmuş, Anadolu ve Anadolu insanını yakından tanımıştır. Ayrıca müfettişlik göreviyle Anadolu’nun birçok yerini gezmesi, onun bu bilgisini daha da zenginleştirmiştir. Bu gezileri sırasında yazdığı Anadolu Notları adlı eseri gezi yazısı türünün başarılı bir örneğidir.
Yazarın eserlerindeki en kuvvetli sanat çizgisi okuyucunun onun yarattığı tipleri kendine yakın bulmasıdır. Bunda onun ne derece gözlem yeteneğinin olduğu anlaşılır. Eserlerinde Anadolu insanının her türlüsüne yer vermiş, onları gerçek yönleriyle tanıtmıştır.
Birkaç roman denemesinden sonra, yazarın gerçek ününü sağlayan, Çalıkuşu romanı olmuştur. İstanbul’da iyi eğitim gören biri olan Feride adlı genç bir kızın bir aşk yarasından dolayı Anadolu’ya öğretmen olmasını ve Anadolu’da geçirdiği zor günleri anlatan bu roman o zamanın gençlerine bir ideal çizmiştir.
Reşat Nuri, Yeni Lisan ve Milli edebiyat hareketlerinin en başarılı kalemlerindendir. Konuşma dilini romana oldukça rahat uygulayan yazarın romanlarından bazılarını tanıyalım:
Yeşil Gece adlı romanı Çalıkuşu’nun bir benzeridir. Eski eğitim sisteminin ve dini istismar edenlerin eleştirildiği bu eserde Ali Şahin adındaki genç öğretmenin hayatı anlatılır. Eserin en ilginç yönü Cumhuriyetten önce dinci geçinen grubun, bundan sonra çıkarlarına uygun olarak en ilerici geçinenlerden olmalarıdır.
Miskinler Tekkesi’nde yazar toplumun acı bir gerçeği olan dilencilik üzerinde durur. Zengin bir ailenin çocuğunun daha sonra fakirleyip dilenci olması; ancak dilenerek bir çocuğu okutması konu edilir.
Acımak adlı romanda ise yazar geriye dönüş tekniğini kullanır. Babası Mürşit Bey’in ölümünden sonra onun not defterini bulan Zehra’nın bu defteri okuması eserin özünü oluşturur. Eser, çevrenin, özellikle kadının erkek üzerindeki kötü etkilerini anlatan dramatik bir özellik gösterir.
Bunların dışında yazarın Dudaktan Kalbe, Damga, Akşam Güneşi, Bir Kadın Düşmanı, Kızılcık Dalları, Gökyüzü, Eski Hastalık, Değirmen, Kavak Yelleri adlı romanları da vardır.
Yazarın ayrıca Tanrı Misafiri, Sönmüş Yıldızlar, Leyla ile Mecnun, Olağan İşler adlı hikaye kitapları; Hançer, Yaprak Dökümü, Eski Şarkı, Balıkesir Muhasebecisi,Tanrıdağı Ziyafeti adlı tiyatro eserleri de vardır. Bunlardan Yaprak Dökümü romandan tiyatroya uyarlanmıştır.
Yazarın bunların dışında oldukça çok araştırma, inceleme eserleri de vardır.

Hamdullah Suphi TANRIÖVER
Türk milliyetçiliğinin yayılmasında önemli görevler üstlenen Türk Ocakları’nda, hayatının büyük kısmını geçiren sanatçı özellikle kudretli hitabet kabiliyetiyle dikkati çeker. O dönemde gençlere büyük moral ve güç veren haykırışlarla dolu konuşmalar yapmış ve bunları “Dağ Yolu” adıyla derlemiştir. Yine milli heyecanla süslenmiş, değişik gazetelerde yayınlanan yazılarını da Güne Bakan adıyla derlemiştir.


BEŞ HECECİLER
Ömer Seyfettin ve Ali Canip’in başlattığı Yeni Lisan ve Milli Edebiyat cereyanı gittikçe güçlenmiş, birçok şair heceyle şiir söyleyerek bu edebiyata destek vermiştir.
Servet-i Fünun’dan Celal Sahir’in, Fecr-i Ati’den Fuat Köprülü’nün de katıldığı bu edebiyat, aruzla şiir yazan birçok şairi de etkilemiştir. Onlarca şairin aruzu bırakıp heceye döndüğü, Anadolu’yu şiirine konu ettiği, Halk edebiyatı ürünlerini kullandığı bu dönemde, heceye başarılı bir geçiş yapan Faruk Nafiz Çamlıbel, Enis Behiç Koryürek, Orhan Seyfi Orhon, Halit Fahri Ozansoy, Yusuf Ziya Ortaç, edebiyat tarihçilerince Beş Hececiler olarak anılmışlardır.
Adı geçen şairler ve bunlara benzer şiir yazanlar aslında Milli bir edebiyat oluşturmaktan uzaktırlar. Belki Anadolu ve oranın insanlarına sevgi duyuyorlardı fakat, şiirlerinde kişisel konuları işlemekten hatta Milli Edebiyatı sade dil, hece vezni ölçülerine indirmekten ibaret saydıkları söylenebilir. Bunlar ayrıca Milli Edebiyatı Cumhuriyet dönemine bağlayan köprü vazifesi görmüşlerdir.

Sanatçılar
Faruk Nafiz ÇAMLIBEL
Döneminde, yazdığı aşk şiirleriyle gençlerin büyük beğenisini kazanan lirik bir şairdir. Önceleri aruzla yazdığı şiirlerinde dil Fecr-i Ati’nin diline yakındır. Heceye geçince dilinde de sadeleşme görülür. Faruk Nafiz’in ister hece ister aruzla yazdığı şiirlerinde ahengi bulabildiği görülür. Kelimeleri halkın konuşma dilinden almıştır. Bu da şiirlerinin kolay okunur ve zevk alınır olmasında etkilidir.
Milli Edebiyata geçtikten sonra halk şiirine ilgi göstermiştir. Onun Anadolu’yu adım adım gezip tanıdığı dönemde yazdığı şiirlerde büyük bir memleket sevgisi görülür. Bu çabasıyla o, dönemindeki diğer hececilerden ayrılır.
Asıl ününü şiirleriyle sağlayan şairin, Şarkın Sultanları, Gönülden Gönüle, Dinle Neyden, Çoban Çeşmesi, Suda Halkalar, Bir Ömür Böyle Geçti, Elimle Seçtiklerim, Akarsu, Akıncı Türküleri, Heyecan ve Sükun, Zindan Duvarları, Han Duvarları adlı şiir kitapları vardır.
Nesir alanında da eser veren sanatçının Yıldız Yağmuru, Ayşe’nin Doktoru adlı romanları vardır.
Faruk Nafiz tiyatrolarında oldukça başarılıdır. Canavar, Özyurt, Kahraman, Yayla Kartalı, Dev Aynası, İlk Gözağrısı önemli tiyatro eserleridir.

Enis Behiç KORYÜREK
Asıl mesleği doktorluk olan sanatçının ilk şiirleri Servet-i Fünun’un etkisindedir. Ziya Gökalp’in tavsiyesiyle heceyi denemiş ve özellikle kahramanlık şiirlerinde, milli felaketleri anlattığı şiirlerde başarılı olmuştur. Hecenin değişik kalıplarını denemiş ancak pek başarılı olamamıştır. Ayrıca serbest müstezattan etkilenerek serbest heceyi denemiştir.
Şairin Türk denizcilik tarihinden aldığı motiflerle süslediği Gemiciler şiiri döneminde çok beğenilmiştir. Şiirlerini Miras ve Güneşin Ölümü adlarıyla kitaplaştırmıştır.

Halit Fahri OZANSOY
Şiir, tiyatro, roman, edebi inceleme gibi türlerde eser veren sanatçı aruzla yazdığı Baykuş adlı şiirle adını duyurmuştur. Şiirlerinde bazen içli, duygulu, bazen coşkulu söyleyişler görülür. Yine aruzla yazdığı Cenk Duyguları adlı şiir dergisinde topladığı şiirlerle beraber heceye geçiş yapmış, ancak aruzdan ayrılması zor olmuştur. Hatta Aruza Veda adlı şiirinde bu ölçüyü terk etmeyi pek istemediğini de söylemiştir.
Şairin Gülistan ve Harabeler, Bulutlara Yakın, Balkonda Saatler, Paravan gibi şiir kitapları; Sönen Kandiller adlı heceyle yazılmış bir piyesi, Nedim adlı manzum tiyatro eseri vardır.
Olgunluk döneminde yazdığı Hep Onun İçin, Sonsuz Gecelerin Ötesinde, Hayalet, Bir Dolaptır Dönüyor adlı tiyatroları, Aşıklar Yolunun Yolcuları adlı romanı ve Edebiyatçılar Geçiyor, Eski İstanbul Ramazanları adlı anı türünde eserleri vardır.

Orhan Seyfi ORHON
Türk diline büyük hizmeti olan şair, uydurma Türkçeye başvurmadan gayet akıcı, uçarı bir dil kurmayı başarmıştır. Edebiyatla ilgisi gazetecilik yönüyle olmuş, ilk olarak Hıyaban isimli dergiyi çıkarmış, daha sonra değişik gazetelerde yazılar yazmıştır.
İlk şiirlerini aruzla yazan şair, heceye geçtiği dönemde bile aruzu tamamen bırakmamıştır. Heceyle yazdığı şiirlerde de oldukça başarılıdır. İlk ününü Fırtına ve Kar adıyla yazdığı serbest müstezat tarzı şiirle kazanmıştır. Heceye geçtiğinde yazdığı Peri Kızı ile Çoban Hikayesi ise hecenin ve Türkçenin güzel bir örneğidir. Şair burada heceyi kullanmakla beraber çoğu dizeyi aruzun heceye uyan kalıplarıyla söylemiştir. Bu Hikaye güzel bir masaldır. Bu masalda şair Oğuz Han, Turan gibi isimleri kullanmış, eski Türk tarihine dikkatleri çekmiştir.
Şairin ayrıca maniye benzeterek yazdığı güzel, akıcı dörtlükleri vardır. O, bir taraftan hece ile aruzu kaynaştırmaya çalışmış, bir yandan da hece ile gazeller yazarak türleri kaynaştırmayı amaçlamıştır.
Sanatçının diğer önemli yönünü mizah yazarlığı oluşturur. Akbaba dergisinde yazdığı fıkralar, hicivler, döneminde ilgi görmüştür.
Şairin Gönülden Sesler, İşte Sevdiğim Dünya adlı şiir kitapları, Fiskeler isimli nesir eseri, Dün - Bugün - Yarın adlı makalelerini topladığı eser, Düğün Gecesi adlı mizah ve hiciv eserleri vardır.

Yusuf Ziya ORTAÇ
Aruzla yazdığı şiirlerde pek yüksek bir başarı kazanamamış olan şairin heceyle gerçekten güzel şiirler yazdığı söylenebilir.
Şair büyük ölçüde Faruk Nafiz’in etkisi altındadır. Birçok şiirinde onun kullandığı benzetmelere yer vermiştir. Lirik şiirleri yanında Akından Akına, Cenk Ufukları adlı epik şiir kitapları vardır.
Lale Devri’ne ait bir tarihi olayı anlattığı Binnaz adlı piyesi de ilgi görmüştür. Bu eser heceyle yazılmıştır.
Yazar manzum mizahi hikayelerini Nikahta Keramet adıyla yayınlamıştır. Kürkçü Dükkanı, Şeker Osman adlı hikayeleri, Gök, Üç Katlı Ev adlı romanları vardır.
Yazarın en önemli özelliklerinden biri de sosyal hayatın gülünç taraflarını görüp, karikatürize etmesidir. Bu amaçla yazdığı birçok fıkrası vardır.

https://alirizaurlu.yetkin-forum.com

Sayfa başına dön  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz