a l i r ı z a u r l u f o r u m
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Dökümental Kaynaklar vs


Bağlı değilsiniz. Bağlanın ya da kayıt olun

Batı Edebiyatı ve Akımlar 1

Aşağa gitmek  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

1Batı Edebiyatı ve Akımlar 1 Empty Batı Edebiyatı ve Akımlar 1 C.tesi Şub. 07, 2009 3:50 pm

alirızaurlu

alirızaurlu
Admin

BATI EDEBİYATI VE AKIMLAR 1

Batı edebiyatından etkilenen aydınların oluşturduğu yeni edebiyata geçmeden önce, aydınlarımızı derinden etkileyen Batı edebiyatını genel yönleriyle bilmeliyiz. Özellikle Batı şair ve yazarlarının savunduğu ve bizim aydınlarımızın da değişik yönlerden temsil ettiği edebiyat akımlarını bilmeden Tanzimat, Servet-i Fünün ve diğer dönemlerin düşünce dünyalarını anlayamayız. Bu nedenle Batı etkisindeki Türk Edebiyatına geçmeden Batı edebiyatı ve akımları inceleyeceğiz.

BATI EDEBİYATI
Batı’ya açılan Türk aydınları Batı’nın 19. yüzyıldaki edebiyatıyla tanışmışlardır. Bu da Romantizm, Realizm dönemlerine denk gelir. Ancak Batı’daki bu edebiyat anlayışları da kendinden önceki anlayışlardan bir etkilenme sonucunda meydana gelmiştir. Bu nedenle 19. yüzyıla gelinceye kadarki önemli Batı ürünlerinden söz etmeliyiz.
Batı edebiyatlarının temelini Yunan ve Latin edebiyatları oluşturur.
Yunan edebiyatında İlyada ve Odise destanlarıyla Homeros, trajedileriyle Aiskhilos, Sophokles ve Euripides, komedileriyle Aristophanes, tarih eserleriyle Heredot, Felsefe eserleriyle Eflatun, Aristoteles, fablleriyle Aisopos kendinden sonrakileri etkilemiştir. Yunan edebiyatı M.Ö II. yüzyılda biter.
Latin edebiyatı ise Yunan edebiyatının bitiminde başlar. Söylev dalında Cicero, pastoral, epik ve lirik şiirde Virgillius yetişmiştir.
Bu şairin ayrıca ünlü Aeneis (ene) adlı destanı vardır. Satirik ve didaktik şiirde Horatius tanınır. Felsefe ve trajedide ise Seneca kalıcı eserler bırakmıştır.
Bu dönemlerden sonra Avrupa’da yaklaşık 1000 yıllık bir karanlık devir başlar. Bu dönem içinde kayda değer pek bir edebiyat çalışması görülmez. Bu sessizlik Rönesans devrine kadar sürer. Rönesans’ın beşiği İtalya’da 13. yüzyılda Dante ortaya çıkar ve İtalyan dilini bir edebiyat dili haline getirir.
Dante’nin en önemli eseri “İlahi Komedi” dir. Eser öbür dünyada Dante’nin yaptığı 7 günlük seyahati anlatır. Cennet, Cehennem ve Araf’tan bahseder. Dante ayrıca Beatrice adlı sevgilisi için yazdığı şiirlerle tanınır. O, bu ismi bir sembol haline getirmiştir.
Rönesans döneminde ayrıca lirik şiirleriyle tanınan Petrarca ve küçük hikaye türünün kurucusu sayılan Boccacio Avrupa edebiyatının temelini oluşturur. Rönesans döneminin destan türündeki en büyük yazarı ise Kurtarılmış Kudüs adlı destanın yazarı Tasso’dur.
İtalyan edebiyatındaki bu parlak dönemden sonra Fransız edebiyatı etkisini göstermeye başlar ve 20. yüzyıla kadar süren edebiyat hareketlerinin merkezi Fransa olur.
Fransız edebiyatı, Klasisizm döneminden önce, Hümanizm adı da verilen bir hür düşünce ortamı yaşamıştır. Özellikle Montaigne denemeleriyle, Ronsard şiirleriyle, Rabelais ilk roman denemeleriyle yeni bir anlayışın müjdelerini vermiştir. Bundan sonra birbirini izleyen edebiyat toplulukları, edebiyat akımlarını oluşturmuştur.


EDEBİYAT AKIMLARI
Edebiyat akımı, aynı görüşte olan sanatçıların bir araya gelerek, belirledikleri ilkeler doğrultusunda eser vermeleri demektir.

KLASİSİZM
XVI. yüzyılın ikinci yarısında dili yabancı etkilerden kurtarıp şiir kurallarını saptamaya çalışan Malharbe ile başlayan Klasisizim özellikle XVII. yüzyılda gelişmiştir.
Akımın Oluştuğu Ortam
Fransa’da 17. yüzyılın ikinci yarısında, iç kargaşalıklar sona ermiş, derebeylik ve kilise direnişleri kırılmış, soylular sarayın buyruğuna girmiş ve monarşi güçlenmişti. Siyasal alanda görülen bu düzen ve kurala uygunluk etkisini edebiyatta da göstermeye başlamış, hatta dilin ve edebiyatın kurallarını saptamak üzere Fransız Akademisi kurulmuştu. Ayrıca filozof Descartes’ın Rasyonalizm felsefesi sanatçılarda müsbet düşüncenin temellerini atmıştı.
Akımın Felsefesi
Klasisizm’in temelini akıl ve sağduyu oluşturur. “Düşünüyorum, öyleyse varım.” diyen Descartes’a göre insan aklının kabul etmediği hiçbir şey doğru değildir. Aşk, kin, nefret, acıma gibi duygular aklın kontrolünde olduğu sürece insancıldır. İnsan aşırılıklardan sakınmak, tutkularına iradesi ile yön vermek zorundadır. Dolayısıyla böyle bir insan erdemlidir ve anlatılmaya değer. Akımın kurallarını belirleyen Boileau “Aklı seviniz, eserleriniz görkem ve değerini akıldan alsın.” diyerek klasik eserin felsefesini açıklamıştır.
Akımın Konusu
Klasik edebiyatta konu çoğu kez tarihten hatta mitolojiden alınır. Özellikle Yunan ve Latin edebiyatlarında görülen konular tekrar tekrar işlenmiştir.
Çünkü klasik sanatçıya göre gelmiş geçmiş en mükemmel sanat, eskiye ait olandır. Dolayısıyla, eski Yunan’da görülen insan tipi tekrar ele alınmıştır. Ancak bu insan, fiziğiyle, çevresiyle değil ruhsal özellikleriyle anlatılmıştır. Yani hırslılığı, cimriliği, kindarlığı yönüyle ele alınmıştır.
Klasisizm’de görülen insan, sıradan bir insan değildir. Eğitim görmüş soylu bir insandır. Bu insan belli bir toprağın malı değil evrenseldir. Yani eserde insanların tümünde görülebilen, zamanla değişmeyecek özellikler anlatılmıştır. Soylu insanın “bozuk çıkmış nüshaları” saydıkları sıradan kişilere eserlerde yer verilmemiştir.
Akımın Dili ve Üslubu
Klasisizm’de yazar olayları anlatırken kendini gizler. Kendi duygularını, zaaflarını, tutkularını, sırlarını söylemekten kaçınır. Ona göre eser yazarın iç dökme yeri değildir. Okuyucunun ya da seyircinin dikkati sadece konu içindeki tipler üzerinde toplanmalıdır.
Eserde biçim mükemmelliği aranır. Anlatılmak istenen, açık ve net bir biçimde ortaya konmalı, gereksiz sözlerden arınmalıdır. Üslup yapmacıktan uzak, sade ve ağırbaşlıdır. Okurun dikkati söyleyişteki süse değil söylenene çekilir.
Konu gerçek hayata uygun olmalıdır. Okura ya da seyirciye inanılmayacak şey sunmaktan kaçınılır. Konuya değil konunun ele alış biçimine değer verildiğinden aynı olay birçok kez anlatılmıştır. Bu yönüyle Divan edebiyatına benzer.
Kullanılan Türler ve Temsilcileri
Klasisizim’de tiyatroya büyük değer verilir. Özellikle trajedi ve komedi sıkı kurallarla ortaya konur. Lirik şiir duygusal olduğundan ihmal edilmiştir. Aşağıda yazarların kullandığı türler ve eserleri verilmiştir.
Trajedi  Corneille : Le Cid, Horace
Racine : Andromaque, İphigenie
Komedi  Moliere : Gülünç Kibarlar, Tartuffe Zoraki Tabip, Cimri, Kibarlık Budalası, Scapin’in Dolapları, Hastalık Hastası
Manzum mektup ve yergi  Bouileu
Fabl  La Fontaine : Fabller
Felsefe  Descartes : Yöntem Üzerine Nutuk.
 Pascal : Düşünceler
Porte  La Bruyere : Karakterler
Roman  Fenelon: Telemak
 Mme de la Fayette : Prenses de Clives


ROMANTİZM
XVIII. yüzyıl, sonlarına doğru ortaya çıkmış XIX. yüzyıl başlarında bütün Avrupa’ya yayılmıştır. Klasik sanatın sıkı kurallarına bir tepki olarak doğmuştur.
Akımın Oluştuğu Ortam
18. yüzyıl, aydınlanma çağı olarak görülür. Klasisizmin ortaya koyduğu akıl ve sağduyu, bilimin gelişmesini hızlandırmış, toplum yapısı, gelenekler, siyaset yeniden bilimsel açıdan ele alınmıştır.
Bunun sonucu olarak Jean Jacques Rousseau, Montesquieu, Diderot gibi felsefeciler, ilerlemeye engel oluşturan tüm önyargı ve zorbalığa karşı düşünce yoluyla çetin bir savaş açmış, dinsel hoşgörü, toplumsal ve siyasal eşitlik, birey haklarına ve düşünce özgürlüğüne saygı gibi konuları halka yaymaya çalışmışlardır.
Bu fikirler halk tarafından benimsenmiş ve sonuçta Fransız İhtilali patlak vermiş, monarşi yıkılmış, soylulara karşı burjuva sınıfı oluşmuştur. İşte Romantizm, böyle bir ortamda doğmuştur.
Akımın Felsefesi
Romantizmin ana felsefesi Klasisizme karşı olmaktır. Onun sanatçıyı sıkan bütün prensiplerine savaş açan Romantikler önce, onun akla ve sağduyuya verdiği önemi reddedip duygu ve hayale değer verdiler. “Deha akıldadır.” diyen Klasiklere, “Deha yürektedir.” karşılığını verdiler. Sınırsız bir hayal gücüne kavuşan sanatçı kendini daha özgür, daha yaratıcı gördü. Bu duyguyla oluşan sanat eserinde de alabildiğine serbestlik hakim oldu.
Akımın Konusu
Klasik akımı benimseyen sanatçıların eski Yunan ve Latin edebiyatlarına değer vermesine karşılık, Romantikler onları çağdışı bulmuş, sanatçılar kendi tarihlerini ve günlük yaşantılarını ön plana çıkarmışlardır. Klasisizm’de ihmal edilen Hristiyanlık, tekrar, mucizeleriyle ele alınmıştır.
Ulusallık, yerli renk, aranan bir nitelik haline gelmiş, evrensellik ikinci plana itilmiştir.
Romantizm’de görülen insan tipi, Klasisizm’deki gibi soyut değildir. Aksine çevresiyle, fiziğiyle belli biridir.
Ancak kişiler tek yönlüdür. Yani ya hep iyi ya hep kötüdür. Eser sonunda iyiler ödüllendirilir, kötüler cezalandırılır. Bu yönüyle insan yine tam olarak ele alınmamıştır diyebiliriz. Eserlerde her tür kişiye rastlanır. Sıradan insanlar, soylular tıpkı hayattaki gibi iç içedir.
Akımın Dili ve Üslubu
Romantik yazar, Klasik yazarın tersine, kendini gizlemeyip, olaylar ve durumlar karşısında kendi duygu ve düşüncelerini anlatır. Romantiklere göre “İnsan başkasına yükleyerek, ancak kendi kalbini tasvir eder; deha anılardan oluşur.” Elbette böyle düşünen sanatçı, işe kendini anlatarak başlar.
Eserlerde kullanılan dil, duygu ve hayallerin coşkunluğu ölçüsünde dağınık ve başıboştur. Sözcük seçimine pek önem vermemişlerdir. Temelde halkın kullandığı dil esas alınmıştır.
Süse ve sanata değer verdiklerinden, benzetmeler, mecazlar eserde büyük yer tutar. Özellikle doğa manzaralarının betimlenmesine büyük değer verilir.
Kullanılan Türler ve Temsilcileri
Romantikler, Klasiklerin değer verdiği tiyatroyu ihmal etmişler, özellikle trajedi ve komediyi kuralcılığından dolayı bir kenara itip sanatçıyı serbest bırakan dramı tercih etmişlerdir.
Şiirde özellikle lirik şiir büyük rağbet görmüştür. Roman ise en önemli edebi türlerden olmuştur.
Temsilcilerini ve eserlerini şu şekilde gösterebiliriz.
Montesquie: Felsefe Kitabı : Kanunların Ruhu
Jean Jacques Rousseau : Felsefe Kitabı: Toplum Sözleşmesi,
Özeleştiri kitabı : İtiraflar
Lamartine : Şiir kitapları: Bir Meleğin Düşmesi, Şairane Düşünceler
Romanları: Graziella, Raphael
Victor Hugo: Şiir kitapları: Akşam Şarkıları, Işıklar ve Gölgeler, Sonbahar Yaprakları
Romanları : Sefiller, Notre- Dame’ın Kamburu
Dramları : Hernani, Kral Eğleniyor, Ruy Blas
Voltaire : Şiirde Henriade adlı destanı ünlüdür.
Romanları: Candide, Zadig
Romantizm aslında önce Almanya’da başlamış, İngiltere’de rağbet görmüş, ama Fransa’da kuralları belirlenip oradan tüm Avrupa’ya yayılmıştır.
Almanya’daki Temsilcileri
Goethe : Şiir kitapları : Divan
Dramları : Faust, Egmont
Romanları: Genç Werther’in Istırapları
Schiller : Dramları : Haydutlar, Wilhelm Tell
İngiltere’deki temsilcileri
Bu ülkede Romantizmi “Gölcüler” adı verilen grup başlatmıştır. Bunların en ünlüleri “Sheakespeare”, Coleridge ve Wordsworth’tır.
Diğer romantik sanatçılar ise şunlardır.
Lord Byron : Şiir Kitabı: Childe Harold’un Gezisi
Dramları: Kaabil, Sardanapal
Puşkin : Şiir kitapları : Kafkas Esir, Çingeneler
Romanları: Yüzbaşının Kızı


https://alirizaurlu.yetkin-forum.com

Sayfa başına dön  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz